CUMHURİYETİMİZİN 99. YILI KUTLU OLSUN
Cumhuriyet’in İlânı
Millî Mücadele’nin başarıyla sonlanmasının ardından imzalanan Lozan Antlaşması, Türkiye Devleti’nin bağımsızlığını bütün dünyaya kabul ettirmesini sağlamıştı. Lozan Antlaşması’ndan kısa süre sonra – 29 Ekim 1923 tarihinde – ilân edilen “Cumhuriyet” ile de Türk millî devletinin rejimi belirlenmişti. Türkiye artık hâkimiyetin tamamen millete ait olduğu, “halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenit … (bir) Cumhuriyet” idi.
Cumhuriyet’in ilânı, Millî Mücadele Hareketi’nin başarıya ulaşmasının doğal sonucu olmakla birlikte sürecin bazı önemli dönüm noktaları bulunmaktadır. Elbette bu dönüşümün başlangıcını, Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’da görevlendirilmesi ve vazifesine başladıktan sonra İstanbul Hükümeti ile yaşadığı problemler oluşturmaktaydı. İstifa ederek vazifelerinden ayrılan ve kongrelerle resmî ve hukuki bir yapılanma başlatan Mustafa Kemal Paşa aslında Millî Mücadele Hareketi ile birlikte Anadolu’da yeni bir idari yapılanmanın da lideriydi.
Erzurum Kongresi’nde “millî irâdenin egemen kılınacağının” vurgulanması ve bir “Heyet-i Temsiliye” teşkili, Sivas Kongresi’nde bu “Heyet-i Temsiliye”nin genişletilerek “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” adına bir hükümet gibi görevlendirilmesi sürecin diğer bir önemli dönüm noktasıydı. Millî Mücadele Hareketi’nin artık İstanbul karşısında bir hükümet gibi çalışan idari mekanizmaya sahip olmuştu.
16 Mart 1920 tarihinde İstanbul’un resmen işgali ve Meclis-i Mebusan’ın dağılması Ankara’da Büyük Millet Meclisi’nin açılmasını sağlamış, böylece yönetim doğal olarak Ankara’ya kaymıştı. Heyet-i Temsiliye de vazifesini artık Meclis’e devretmişti. Meclisle birlikte Millî Mücadele’yi tek merkezden ve Anadolu’dan gelen mebuslarla birlikte millet adına yürüten Mustafa Kemal Paşa sürecin doğal ve tartışmasız lideriydi.
Millî Mücadele’nin zaferle neticelenmesiyle Mondros Mütarekesi hükümleri artık geçersiz hale gelmiş ve 11 Ekim 1922 tarihinde Mudanya Mütarekesi imzalanmıştı. Barış görüşmelerinin yürütüleceği Lozan Konferansı’na Türkiye artık yenik bir devlet olarak değil, Millî Mücadele’yi kazanmış muzaffer bir devlet olarak katılacaktı. Barış görüşmelerinin hemen öncesinde Cumhuriyet’e giden yoldaki önemli dönüşümlerden birisi daha yaşanmış ve TBMM 1 Kasım 1922 tarihinde saltanatı kaldırmıştı. Bu olay üzerine İstanbul Hükümeti de istifa etmiş ve İstanbul’un idaresinden de tamamen TBMM sorumlu hale gelmişti.
Lozan Antlaşması ile de bağımsız “Türkiye Devleti” dünyaya kabul ettirilmişti. Yeni devletin yönetim şeklinin nasıl olacağı hususu da uzun süre belirsiz şekilde kalmamış, o sırada uygulanmakta olan Meclis Hükümeti sisteminden kaynaklı bir sorun Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının zihinlerinde var olan Cumhuriyet’e geçişin hızlı bir şekilde hayata geçirilmesini sağlamıştı. 29 Ekim 1923 tarihli Meclis oturumunda yapılan görüşmelerle devletin yönetim şeklinin Cumhuriyet olduğu ibaresi anayasaya eklenmiş ve “Türkiye Cumhuriyeti Devleti” resmen ilân edilmişti.